Sayfalar

24 Haziran 2012 Pazar

PATATESLİ KESME BÖREK

Elif Şakak'ın Aşk kitabından;
GÖNLÜ GENİŞ RUHU GEZGİN SUFİ MEŞREPLİLERİN KIRK KURALI'ndan beşincisi:



Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. "Aman sakın kendini" diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: " Bırak kendini, ko gitsin! " Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!- Şems-i Tebrizi






Malzemeler:
  •  3 tane yufka
  • 1 yumurta
  • 1 su bardağı süt
  • Yarım su bardağı çiçek yağı
  • 6-7 tane haşlanmış patates
  • 1,5 su bardağı kaşar peyniri
  • Bir tutam maydanoz, bir tutam nane, bir tutam dereotu
  • Tuz, karabiber, kimyon, toz kırmızı biber,
  • Yarım çay bardağı zeytinyağı
Yapılışı:
  • Haşlanmış patatesleri geniş bir kaba rendeliyoruz. İçine 1 bardak kaşar peyniri, ince ince doğranmış yeşillikleri, tuz, karabiberi, kimyon, toz kırmızı biber, yarım su bardağı zeytinyağını ekleyip karıştırıyoruz.
  • 1 yumurtayı 1 bardak sütle çırpıp sıvı harcı yapıyouz.
  • Yufkanın  birini tezgaha veya masanın üzerine seriyoruz. Yarısına kadar sıvı harcı kaşık ile gezdiriyoruz. Diğer yarısını üzerine kapatıyoruz. Biraz daha sıvı harçtan gezdirip patatesli harcın 1/3'ünü yarım şekilde görünen yufkanın üzerine dağıtıyoruz. Diğer iki yufkayı da bu yaptığımızın üzerine serip her biri için aynı işlemleri yapıyoruz.  
  • Üst üste serilmiş aralarında patatesli harç olan yufkaları düz kısmından sıkıca rulo yapıyoruz.
  • Bir bıçakla rulodan 2 şer cm'lik dilimler kesip Yağlı kağıt serilmiş tepsiye yan bir şekilde diziyoruz. 180 dereceye ısınmış fırında pişiriyoruz. 20 dk sonra çıkartıp her bir dilimin üzerine kaşar peyniri rendesi serpip üzeri kızarana kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun...




17 Haziran 2012 Pazar

BİR EVLAT NE ZAMAN BÜYÜR?

Bir evlat ne zaman büyür biliyor musunuz? "Baba limanı"ndan ayrıldığında büyür. Onun koruyucu kanatlarını eskisi kadar yakından hissedemediğimizde büyürüz biz çocuklar. Her ne kadar onlar nerede olurlarsa olsunlar o koruyuculuğu sergilemek isterler. Ama biz biliriz ki küçüklüğümüzdeki gibi düştüğümüzde bizi kaldıramazlar artık, ya da korktuğumuzda arkasına saklanamayız, ya da elinden tutup da sokakta gövde gösterisi yapamayız diğer çocuklara karşı. Zaman zaman çatışmaya düşeriz onunla. Özellikle yetişkinliğe geçiş dönemlerinde. Kendi doğrularımızı kabul ettirmekte zorlanırız. Çünkü o "Baba"dır. Onun doğruları tecrübeyle sabittir. Bazı babalar vardır, sevgilerini içte yaşarlar, pek dışarıya yansıtamazlar. Ama biz biliriz yine de bizi sevdiklerini...

BABACIĞIM, BENİM BABAM OLDUĞUN İÇİN, SEVGİNİ, İLGİNİ ESİRGEMEDİĞİN İÇİN, BANA VERMİŞ OLDUĞUN TÜM EMEKLER İÇİN  SANA TEŞEKKÜR EDİYORUM BİTANEM. BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN..  

SEVGİLİ KAYINPEDERİM, BABACIM, AİLENİZE KATILDIĞIM İLK GÜNDEN BERİ GÖSTERMŞ OLDUĞUN SEVGİ VE SICAKLIĞIN İÇİN SANA DA TEŞEKKÜR EDİYORUM CANIM. SENİN DE BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN..

SEVGİLİ EŞİM, CANIMIN İÇİ, UZUN ZAMAN SONRA KIZINLA GEÇİRECEĞİN İLK BABALAR GÜNÜN OLACAK BUGÜN. KARNIMDAKİ YAVRUMUZLA BEN BABALAR GÜNÜNÜ KUTLUYORUZ AŞKIM..

MİRAÇ GECESİ

Geç de olsa herkesin Miraç Kandilini kutluyorum. Rabbim hepimizin dualarını kabul etsin inşallah.


Mirac Gece Hakkında Bilgisi :
Bu gece, peygamberimizin bütün insanlığı temsilen Cenab-ı Hakkın yüksek huzurana kabulü anlamına gelen Miraç Gecesidir. Hicri Recep AYının 27 gecesinin tanık olduğu bu 'Büyük Buluşma' bizlere insanın ilahi rızaya ve desteğe ulaştığı akıl ve idraki zorlayan nice üst derecelere ulaşabileşeceğini gösterdiği gibi, mana aleminde
yükselip ilahi rahmet ve huzura erişmenin öncelikle gönül ve ruh temizliğinden, ahlaki
erdemlere yükselişten her şeyin sahibi olan Yüce Allah'a bağlılık ve boyun eğmeden geçtiğini hatırlatmaktadır. Bu gecede farz kılınan ve bizzat Peygamberimizin tarafından mü'minlein miracı olarak nitelendiren namaz da, iç dünyamızdaki yükselişi ve arınmayı ifade eder.

Arapça'da merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarını dile getirir. İslam'da Hz. Peygamber (s.a.s)' in göğe yükselerek Allah'ın huzuruna kabul edilmesi olayı. Mirac olayı hicretten bir yıl ya da onyedi ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşir. Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.s) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kur'an'ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında isra adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.s)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselişi oluşturur. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı Kur'an'da anılmaz, ama çok sayıdaki hadis ayrıntılı biçimde anlatılır.

Miraç Kandili , Hadislerde verilen bilgiye göre Hz. Peygamber (s.a.s), Kâbe'de Hatim'de ya da amcasının kızı Ümmühani binti Ebi Talib'in evinde yatarken Cebrail gelip göğsünü yardı, kalbini Zemzem ile yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurdu. Burak adlı bineğe bindirilerek Beytü'l-Makdis'e getirildi. Burada Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer bazı peygamberler tarafından karşılandı. Hz. Peygamber (s.a.s) imam olarak diğer peygamberlere namaz kıldırdı.

Hz. Peygamber (s.a.s), Beytü'l-Makdis'te kurulan bir Mirac'la ve yanında Cebrail olduğu halde göğe yükselmeye başladı. Göğün birinci katında Hz. Adem, ikinci katında Hz. İsa ve Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz. İbrahim ile görüştü. Cebrail ile birlikte yükseliş Sidretü'l-Münteha'ya kadar sürdü. Cebrail, "Buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım" diyerek Sidretü'l Münteha'da kaldı. Hz. Peygamber (s.a.s) buradan itibaren Refref adlı başka bir binekle yükselişini sürdürdü. Bu yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve azabını müşahede etti. Sonunda Allah'ın huzuruna kabul edildi. Kendisine ümmetinden Allah'a şirk koşmayanların Cennet'e gireceği müjdelendi, Bakara suresinin son ayetleri verildi ve beş vakit namaz farı kılındı. Yeniden Refref ile Sidretü'l-Münteha'ya, oradan Burak'la Kudüs'e, oradan da Mekke'ye döndürüldü.

Mirac Gecesinin ertesi günü , Hz. Peygamber (s.a.s) ertesi günü Mirac olayını anlattı. Olayı duyan müşrikler yoğun bir kampanya başlatarak Hz. Peygamber (s.a.s)'i suçlamaya, alaya almaya başladılar. Bu kampanya bazı müslümanları da etkileyerek şüpheye düşürdü. Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler Beytü'l-Makdis'e ve Mekke'ye gelmekte olan bir kervana ilişkin sorular sorarak Hz. Peygamber (s.a.s)'i sınadılar. Hz. Peygamber (s.a.s)'in verdiği bilgilerin doğruluğu müslümanları şüpheden kurtardıysa da müşriklerin inatlarını kırmaya yetmedi. Mirac olayı inatlarını ve düşmanlıklarını artırarak onlar için bir fitne nedeni oldu. Bu olay karşısındaki tutumu nedeniyle Hz. Ebu Bekr, Hz. Peygamber (s.a.s)'ce "Sıddîk" lakabıyla onurlandırıldı. Hz. Ebu Bekir olayı kendisine anlatarak hala inanmaya devam edip etmeyeceğini soran müşriklere "O söylüyorsa şüphesiz doğrudur" cevabını vermişti.

Ahad hadislere dayansa da Mirac olayının gerçekliğinde tüm müslümanlar birleşmişlerdir. Ancak olayın gerçekleşme biçimi İslam bilginleri arasında görüş ayrılıklarına neden olmuştur. Buna göre İbn Abbas'ın da içinde bulunduğu bazı bilginlere göre Mirac olayı uykuda gerçekleşmiştir. Bilginlerin büyük çoğunluğuna göre ise uyku durumunda ve rüyada değil, uyanık iken gerçekleşmiştir. Fakat bu görüşü savunanlar da Mirac'ın yalnız ruhla mı, yoksa hem ruh, hem de bedenle mi olduğu konusunda ikiye ayrılmışlardır. Sonraki Kelamcıların büyük çoğunluğuna göre mirac olayı uyanıkken hem ruh, hem de bedenle gerçekleşmiştir.



10 Haziran 2012 Pazar

HAMİLELİKTE ÖDEM

Bugün 26. haftamız bitiyor. Ve artık diyebilirim ki ellerimde ve ayakalarımda ödem oluşmaya başladı. Artık alyansım parmağımı sıkar oldu. Baksanıza nasıl iz yapmış. Hamilelikte ödem ile ilgili bir yazı buldum nette. Onu paylaşacağım sizlerle...


HAMİLELİKTE ÖDEM



Hamile bir kadının günlük su gereksinimi hamile olmayanlara göre daha fazladır. Suyun hamilelikteki görevlerinden birisi de bebek büyürken ona gerekli desteği sağlamak ve aynı zamanda pelvik eklemleri doğuma hazırlamaktır. Bebek bekleyen bir anne adayı herzaman olduğundan daha fazla su içer ve alınan bu sıvının bir kısmı vücutta tutulur. Hamilelik süresince anne adayının aldığı kiloların neredeyse dörtte birinin kaynağı bu sıvı fazlasıdır.

Hamile bir kadının damarlarında dolaşan kan hacmi yaklaşık %50 daha fazladır. Artan kan hacmiyle birlikte damarlarda da bir miktar genişleme olduğundan fazla olan sıvının bir kısmı doku içinde hücrelerin arasında birikir. Bu duruma ödem adı verilir.

Şişlik olarak tanımlayabileceğimiz ödem hamile kadınların hemen hemen hepsinde belirli bir dereceye kadar görülür ve yaklaşık %75 kadında şikayet yaratacak boyutta olur. Gebeliğin 6. ayından itibaren görülen ödem en sık ayaklarda ve ayak bileklerinde ortaya çıkar. Şişlikler özellikle günün geç saatlerinde ve uzun süre ayakta durulmuşsa daha belirgin olur. Havanın sıcak olması da ödem oluşumunu hızlandıran bir faktördür. Böyle bir günün sonunda ayakkabılarınızın ayağınıza dar geldiğini fark etmeniz şaşırtıcı değildir. Hatta çoğu kadında hamileliğin sonları yaklaştıkça ayakkabı ölçüsü 2-3 numara büyür. Bazı kadınlarda ise elerde ve el bileklerinde de şişlikler olabilir, yüzükler dar gelebilir.

Şişlikler hamilelik öncesinde kilo sorunu olan ya da hamilelik süresince fazla kilo alan kadınlarda daha belirgindir. Çoğul gebelik taşıyanlarda da şişlikler daha şiddetli olur.

Hamilelikte görülen şişlik sadece ayaklarda ve bileklerde olduğu sürece ciddi olabilecek tıbbi bir durumun göstergesi değildir. Ancak basit ağrı kesicilerle geçmeyen başağrısı, görme bozukluğu, karın ağrısı gibi yakınmalar ya da tansiyon yüksekliği, idrarda protein gibi bulgular ile bir arada olduğunda preeklempsinin erken bir belirtisi olabilir. Benzer şekilde istirahat ile şişlikler inmiyor ise, preeklempsi açısından doktorunuz yüksek risk altında olduğunuzu söylemiş ise, tansiyonunuz yüksek ise mutlaka doktorunuzu aramalısınız

Şişliklerin bir diğer nedeni de diet alışkanlıklarıdır. Şişliklerden çok fazla yakınan kadınlaırn önemli bir kısmının yeteri kadar protein almadıkları saptanmıştır. Gerekli olan protein et ve benzeri besin maddeleri ile alınabileceği gibi gündenen az 3 porsiyon süt ya da mandıra ürünlerinin tüketilmesi de yeterli olabilir. Bazen sadece protein alımını yeterli düzeye getirmekle sorunun çözüldüğü görülebilir.

Beslenme ile ilgili bir başka yaklaşım da uygun tuz alımıdır. Çoğu insan fazla miktarda tuzun su tutulmasına ve dolayısı ile şişliğe neden olduğunu düşünür. Aslında bunun terside doğrudur. Yani yetersiz tuz alımı da ödem yapabilir.Önemli olan yeteri kadar tuz tüketmek ve dengeleri oluşturmaktır.

Bir diğer tedavi yaklaşımı hidroterapidir. Yeni yapılan bir çalışmada suda yapılan aerobik ve hatta sadece ılık bir küvette ayakları bir süre dinlendirmenin gebe uterusu desteklediği gibi vücuttaki fazla suyun böbrekler vasıtası ile atılmasına da yardımcı olduğu ortaya konmuştur. Ancak sıcak küvette oturmanın vücut sıcaklığınızı istenmeyen düzeylerde arttırabileceğini unutmamalısınız.

ŞİŞLİKLERİ GİDERMEK İÇİN ÖNERİLER

Ayaklarınızı havaya kaldırın: Gün içinde fırsat bulduğunuzda ayağınızı bir sandalye ya da benzeri nesnenin üzerine koyarak bir süre havaya kaldırın. Bunu her fırsatta yapmaya çalışın. Otururken bacak bacak üstüne atmayın. Eğer çalışıyorsanız akşamları evde mümkün olduğunca uzun oturun. Ayaklarınızı sarkıtarak oturmayın

Uzanın: Mümkün olduğunca dinlenmeye çalışın ve sol yana dönüp uzanın.

Sıvı alın: Sanılanın aksine şişlik durumunda su içmek şişliği arttırmaz tam tersine azaltır. Önemli olan suyu kıstlamak değil onu hareket ettirmektir. Günde en az 8-10 bardak su için

Yürüyüş yapın: Düzenli egzersiz ve yürüyüş yapan kadınlarda şişliklerde dahil olmak üzere hamilelikte sık görülen sorunlar daha hafif seyreder. Yürüyüş bacak toplardamarlarınızın daha etkili görev yapmasını sağlarken doku aralığında biriken sıvının dağılmasını kolaylaştırır.

Rahat giyinin: Aşırı sıkan her türlü kıyafetten uzak durun. Lastikleri sıkı çorap ve beli sıkı pantolon giymeyin. Rahat ve topuksuz ayakkabı giyin. Eğer şişlikler çok rahatsız ediyor ve beraberinde ağrıya da neden oluyorsa veözellikle varisleriniz de varsa varis çorabı giymeniz yarar sağlayabilir. Bu amaçla hamileler için özel üretilmiş çorapları tercih edin.

Yediklerinize dikkat edin: Tuz kısıtlaması ilk planda şişlikleri azaltabilir ancak uzun dönemde bir işe yaramayabilir. Uygun miktarda tuz alın. Yemeklere ekstradan tuz eklemeyin bununla birlikte tuzsuz gıdalara da yönelmeyin. Protein açısından zengin gıdalar tüketin.

Kontrollerinizi ihmal etmeyin: Şişlikler çoğu zaman zararsız olmasına rağmen preeklempsinin ilk belirtisi de olabilirler. Eğer şişlik aniden gelişir ise veya çok aşırı ise, sadece ayaklarda değil yüzde ve elde de oluyor ise altta yatan ciddi bir durum olabilir.

Bu yazı Dr.Alper Mumcu tarafından hazırlanan
www.mumcu.com internet sitesinden alınmıştır.



PEYNİRLİ GÜL BÖREĞİ

Elif Şakak'ın Aşk kitabından;
GÖNLÜ GENİŞ RUHU GEZGİN SUFİ MEŞREPLİLERİN KIRK KURALI'ndan dördüncüsü:
"Kainattaki her zerrede Allah' ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescidde, kilisede, havrada değil, her yerdedir. Allah' ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O' nu görüp ölen de yoktur. Kim O' nu bulursa sonsuza dek O' nda kalır." Şems-i Tebrizi.. 
Yine Aşk'tan bir alıntı yaparak yazıma başlıyorum. İnsan pazar günü saat 5 buçukta da uyanmaz ki canım. Ama bu hamilelikten bu yana bu saatler benim tuvalet saatim oluyor. Hiç aksatmadan bu saatlerde tuvalet için uyanıyorum. Bazen geri yatıp uykuya dalıyorum, bazen de bugünkü gibi maalesef uyuyamıyorum. Ama çok şükür yaklaşık 3. aydan beri çektiğim boğaz ve ağız kuruluğu, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, son 20 gündür çektiğim gece öksürükleri artık son buldu. Uykularım daha az kesintili ve daha güzel.. Neyse bu hamilelikte insanın farklı farklı durumları olabiliyormuş, bir gün diğerini hatta sabahın akşamına uymuyor. İnşallah şu kalan 3 ayımızı da rahat bir şekilde geçiririz.


Malzemeler:
  • 5 adet yufka
  • Yarım kilo lor peyniri
  • Yarım demet maydanoz
  • 1 bardak yoğurt
  • 1 bardak süt
  • 1 bardak çiçek yağı
  • 2 yumurta (birisinin sarısı üzerne sürülecek)
  • Çörek otu
Yapılışı:
  • Maydanozları iyice yıkayıp, ince ince doğruyoruz. Lor peyniri ile maydanozu karıştırıyoruz. Dilerseniz biraz tuz ve sıvı yağ ekleyebilirsiniz.
  • Derin bir kabın içinde yoğurt, süt, sıvı yağ ve 1 yumurta ve diğer yumurtanın beyazını iyice karıştırıyoruz.
  • Yufkaları bir tezgahın veya masanın üzerine serip hepsini dörde bölüyoruz.
  • Her bir çeyrek yufkayı hazırladığımız sıvı harçtan kaşıkla dökerek ıslatıyoruz. 
  • Yufkaların geniş kısmına uzunlamasına peynirli harçtan seriyoruz. Sıkıca rulo yapıyoruz.Gülün iç kısmından başlayarak döndüre döndüre gül şeklini veriyoruz. Rulonun diğer uç kısmını böreği tepsiye dizerken altına gelecek şekilde yerleştiriyoruz.
  • Bu şekilde kesilen tüm yufkaları sarıyoruz.
  • Fırınımızı 180 dereceye ayarklayıp önceden ısıtıyoruz.
  • Böreklerin üzerine yumurta sarısı sürüp çörekotu serptikten sonra fırına sürüyoruz. Üzerleri ve altları kızarınca fırından çıkarıyoruz. Afiyet olsun...

9 Haziran 2012 Cumartesi

ÇİLEKLİ YOĞURT

"Birinin ağzından bal gibi dökülen söz, bir başkasının kulağına zehir gibi gelebilir. Halbuki Allah söze değil, niyete bakar. Edep bilenler başkadır. canı yanmış aşıkların şeriatı bütün dinlerden ayrıdır. biz mezhep, din ya da dil ayrımı bilmeyiz. Kamu alemi bir tutat, birleriz. Başkasının ağzından çıkan söze 'günah' demeyiz. Çünkü kalpleri Allah bilir, biz bilmeyiz. o yüzden susar, kimsey ötelemez, incitmeyiz. bizim tek mezhebimiz var, o da Allah'tır." Şems-i Tebrizi -- Elif Şafak/AŞK

Akşam akşam girilen bir tatlı krizinin sonucu yaptığım çilekli yoğurt. :) 3-4 kaşık taze yoğurt, 5-6 tane olgunlaşmış çilek ve 2 kaşık pudra şekerini blendırda karıştırıyoruz ve karşınıza bu güzel şey çıkıyor. Afiyet olsun.......

FIRINDA SOMON BALIĞI VE ÇOBAN SALATA

Elif Şakak'ın Aşk kitabından;
GÖNLÜ GENİŞ RUHU GEZGİN SUFİ MEŞREPLİLERİN KIRK KURALI'ndan ikincisi:
İkinci Kural:

Hak Yol' unda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.
Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil.
Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil! -Şems-i Tebrizi
Ey, kendisinde kaybolmuş kişi
Bilmezsin bedenin sana mezar olmuş,
Nefsini tanımadıkça, nefsin seni gömer olmuş.






Malzemeler:
  • 2 dilim somon,
  • 2 orta boy domates,
  • 2 iri diş sarımsak,
  • 2 adet patates,
  • 2 adet kuru soğan,
  • 1 limon,
  • tuz,karabiber,
  • zeytinyağı.
Yapılışı:
  • Dilimlenmiş balıkları önce yıkıyoruz.Derin bir kapta,zeytinyağı,limon suyu, tuz,karabiber ve 2 diş ezilmiş sarımsak ile birlikte balığı marine ediyoruz.Böylece dolapta 1-2 saat bekletiyoruz.
  • Daha sonra fırın kabımıza balıkları yerleştiriyoruz.Halka şeklinde dilimlediğimiz domatesleri, fazla kalın olmayacak şekilde uzunlamasına doğradığımız patates ve soğanları balıkların üzerine ve kenarına yerleştiriyoruz. Somon balığı yağlı olduğu için marine ederken kullandığımız yağ yeterlidir. bu nedenle üzerine yağ gezdirmeye gerek yoktur.
  • Öceden ısıtılmış 200 derecede pişmeye bırakıyoruz. Yaklaşık yarım saatte pişer. Bir 10 dk daha fırının ızgara ayarında somonun üzerindeki sebzeler hafif kızarana kadar bekliyoruz.
  • Yanına ben bulgur pilavı ve çoban salata yapmıştım. Öncesinde bir çorba da olabilir mesala ama yanına illa ki bir salata şart. Salata seçimi size kalmış.... Afiyet olsun..

ÇOBAN SALATA

3 tane domatesi, 2 tane salatalığı, 1 tane kuru soğanı küp küp tavla zarı formunda doğruyoruz. Bir tutam maydanozu ince ince kıyıyoruz. Doğradıklarımızı 2 yemek kaşığı zeytinyağı, 2 yemek kaşığı nar ekşisi ve biraz tuz ile karıştırıyoruz. Afiyet olsun...


  • 

5 Haziran 2012 Salı

LOR KURABİYESİ

Elif Şafak'ın "Aşk" kitabından;
GÖNLÜ GENİŞ VE RUHU ZENGİN SUFİ MEŞREPLİLERİN KIRK KURALI'ndan birincisi:
Kural-1
"Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar.Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla.Yok eğer Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir." -Şems-i Tebrizi


Malzemeler:
  • 250 gr tatlı lor
  • 100 gr tereyağ / yada margarin (oda sıcaklığında)
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 yumurta
  • 1 paket vanilya
  • 1/2 paket kabartma tozu
  • 2,5 bardak un
  • Üzerine 1 yumurta akı - tozşeker
Yapılışı:
  • Öncelikle lor, tereyağı, şeker ve yumurtayı geniş bir kapta iyice elimizle karıştırıyoruz.
  • Daha sonra kabartma tozunu, vanilyayı ve unu eleyerek ekliyoruz ve yoğurmaya başlıyoruz.
  • Hamuru iyice yoğurduktan sonra ceviz büyüklüğünde parçalar alıp elimizle yuvarlıyoruz.
  • Her bir kurabiyeyi önce çırpılmış yumurta akına, sonra toz şekere batırıp yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine diziyoruz.
  • 170 dereceye ayarlanmış ısıtılmış fırında üzerleri kızarana kadar pişiriyotuz. Afiyet olsun...

3 Haziran 2012 Pazar

VASİYET

<> Vasiyet<><>

Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni.

Hasan beyin vurdurduğu
ırgat Osman yatsın bir yanımda
ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.

Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
tarlalar orta malı, kanallarda su,
ne kuraklık, ne candarma korkusu.

Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
toprağın altında yatar upuzun,
çürür kara dallar gibi ölüler,
toprağın altında sağır, kör, dilsiz.

Ama bu türküleri söylemişim ben
daha onlar düzülmeden,
duymuşum yanık benzin kokusunu
traktörlerin resmi bile çizilmeden.

Benim sessiz komşulara gelince,
şehit Ayşe'yle ırgat Osman
çektiler büyük hasreti sağlıklarında
belki de farkında bile olmadan.

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
- öyle gibi de görünüyor -
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...


Nazım Hikmet Ran

"Vasiyet"ine uyamadık büyük üstad, Ama senin ruhun şad olsun....

İNANCIN ÖLÇÜSÜ SAKALDA DEĞİLDİR..

Mustafa Kemal'e saygılarımla....
 Ata, yanındaki valinin kulağına eğilip sorar; Kimdir bu? Vali yanıt verir; Efendim kendisi Şıh'tır. Yörede çok hatırlısı vardır. Atatürk Şıh'ı yanına çağırır ve; "Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Şunu rica etsem de en azından Peygamber efendimizinki gibi kısaltsan" der ve eliyle de boyun altı hizasını gösterir. Şıh; "Emrin olur Paşam" diyerek yerine çekilir.
Aradan... zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve Valiyi telefonla arayıp durumu sorar. Vali nasıl söyleyeceğini bilememekle birlikte, Şıh'ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını aksine kimselere el sürdürmediğini anlatır. Atatürk telefonu kapatır, kağıdı kalemi eline alır ve az sonra nazırını çağırıp, yazdığı yazıyı Amasya
Valiliği'ne tebliğ etmesini ister. Ertesi gün Amasya'dan bir haber gelir ki Şıh Efendi Ata'yı görmek üzere Ankara'ya yola çıkmış...
Şıh gelir
Ata'nın karşısına çıkar. Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir tıraş olunmuş,saçlar kısaltılmış,kılık kıyafet baştan sona değiştirilmiş,bambaşka görünüme bürünülmüştür. Atatürk'ün mesai arkadaşları bu değişimi anlayamaz ve Ata'ya sorarlar; "Aman Paşam, o Şıh ki sakalına el dahi sürdürmezdi, siz
ne ettiniz de kökünden kesmesini sağladınız?
Ata gülümser, sonra da yanındakilere dönüp; "Dün akşam Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve Şıh'ı Afyon'a vali atadığımı bildirdim"der. Ardından da yeni bir yazı hazırlayıp nazırına bu yazıyı da Şıh'a vermesini söyler.
Yazıda söyle yazmaktadır; "İnancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselene gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen yarın başka şeyler için milletinden bile
vazgeçebilir.Seni böyle bir ikileme mahkum bırakmayalım. Kal sağlıcakla...
Bugünün Türkiye'sini aslında ozaman anlatmış olan Ata'mızın kemiklerini sızlatmamak dileğiyle...
 

HEDİYE KİTAPLAR...

Herkese kitap okutmayı amaçlayan bir site var karşınızda: http://www.evekitap.com/blog/evekitapta-hediye-kitap-soleni/ Sürekli hediye kitap kampanyası düzenliyorlarmış. Ne güzel.. Ben daha yeni haberdar oldum bu siteden. Ama hemen takibe aldım. Bu kampanyaya da katılmak istiyorum. Yukarıdaki linke tıklayın kampanya hakkında bilgi edinin lütfen...Katılanlara bol şans diliyorum...:) Haaa bu arada kampanyaya katılım için bugün son, gece 12'ye kadar ....

2 Haziran 2012 Cumartesi

PEYNİRLİ MAYALI POĞAÇA

...Biz dile söze bakmayız. Gönle hale bakarız.
   ... Edep bilenler başkadır,
           Canı ruhu yaşamış aşıklar başka.
               Aşk şeriatı bütün dinlerde aynıdır.
                   Aşıkların şeriatı da Allah'tır, mezhebi de.
                                                                        Mevlana Celaleddin Rumi-Mesnevi

Malzemeler:
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 paket instant maya
  • 1 tatlı kaşığı şeker
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1.5 su bardağı ılık süt
  • Aldığı kadar un(4 su bardağı)
  • Üzer için1 yumurta sarısı ve çörekotu
İç malzemeleri:
  • Yarım kilo lor peynir
  • Yarm demet ince kıyılmış maydanoz
  • Yarım çay bardağı sıvı yağ
Yapılışı:
  • Un,maya,şeker tuz,süt yağı,yumurta akını karıştırıp,kulak memesi yumuşaklığında hamur elde edene kadar yoğuruyoruz,üzerine kalın bir bez örterek 40-50 dakika kadar ılık ortamda mayalanması için bekletiyoruz,(hacmi iki katına çıkana kadar)
  • İçini hazırlamak içinlor peynirini, maydanoz ve yağı karıştırıyoruz.
  • Kabaran hamuru biraz daha yoğuruyoruz. Yumurta büyüklüğünde parçalar kopartıp avucumuzun içinde yassılaştırıp genişletiyoruz,1 kemek kaşığı iç ilave ettikten sonra uçlarını ortada buluşturup,kapatıyoruz.Bu işlemi hamur bitene kadar tekrarlıyoruz.
  • Yağlanmış tepsiye poğaçaları dizip,üzerine yumurta sarısını sürüp çörekotu ekliyoruz.
  • Önceden ısıtılmış 200 derece fırında,üzeri kızarıncaya kadar pişiriyoruz.Afiyet olsun...