Sayfalar

4 Eylül 2011 Pazar

OKUL FOBİSİ

          Eylül ayı deyince aklımıza hemen okul geliyor. "Daha dün annemizin kollarında yaşarken, Çiçekli bahçemizin yollarında koşarken, Şimdi okullu olduk, Sınıfları doldurduk, Sevinçliyiz hepimiz, Yaşasın okulumuz.." şarkısı kulaklarımızda çınlyor. Evlerde bir neşe, bir heyecandır alıp başını gidiyor. Okul alışverişleri yapılıyor. Okulunu, arkdaşarını ve öğretmenini seven öğrenciler dört gözle okulların açılmasını bekliyorlar. Ama maalesef, bazı evlerde durum bu şekilde olmuyor. Çocuklar okula gitmek istemiyorlar, bu konuda sorun yaşanıyor. Bunun nedeni okuldan da kaynaklanabilir, aileden de kaynaklanabilir. Eğer öğrenci ara sınıfta ise neden genellikle okulla alakalı olabiliyor. Eğer çocuk okula yeni başlayacaksa nedeni ailede aramak gerekir.
          Okul fobisi, çocuğun iç dünyasında geliştirdiği ve onu kaygılandıran çeşitli sebeplerden dolayı okula gitmek istememesidir. Bu çocuklar genellikle okul saati yaklaştığında mide bulantısı, karın ağrısı, baş ağrısı gibi çeşitli bedensel rahatsızlıklar yaşarlar. Bu şekilde anne-babalarını okula gitmemek için ikna etmeye çalışırlar. "Okula gitmeyebilirsin." cevabını aldıktan sonra bu ağrılar psikosomatik olarak geçer. Bu çocuklar evde bulundukları süre içerisinde mutludurlar.
          Bu sorun nasıl olsa zamanla geçer diyerek göz ardı edilecek bir konu değildir. Çocuk okula gitmek istemedikçe okulda başarısızlığı artacak; başarısız oldukça okula gitmek istemeyecektir. Eğer müdahale edilmezse bu kısır döngü şeklinde devam edecektir.
          Bu durumda ne yapılmalı?
          Öncelikle anne-babalar bu sorunun nedenlerini araştırmalıdırlar. Okul fobisi okuldaki arkadaş ortamından veya öğretmenin tutumundan kaynaklanabilir. Çocuk sohbet havasında konuşturulmalı, bu konuda söylediği her şey biraz hayal gücü ve abartma payını da göz önünde tutarak dikkate alınmalıdır. Daha sonra öğretmen ile konuşularak gözlemlenmelidir. Özellikle öğretmenin sınıf içi ve teneffüslerdeki gözlemi çok önemlidir. Çocuk arkadaşları tarafından dışlanıyor olabilir, büyük sınıflar çocuk üzerinde baskı kurarak harçlığını alabilirler ya da eziyet edebilirler. Bu sorunun bir boyutu.
           Bir de sorunun aile boyutu vardır ki; burada anne-babaların iğneyi kendilerine batırmaları gerekir. Aile boyutuna bakıldığında nedenlerden bir tanesi  bazı anne-babaların çocukların yapabileceği işlerde onlara fırsat vermemesidir. Bu çocuklar özgüven eksikliği içinde büyürler. Kendilerine olan inanaçları zayıftır. Çocuk kendi başına yapabileceği işlerde bile anne-babasından beklenti içerisindedir. Sınıf içindeki çalışmalarını  kendi başına tamamlayamaz. Genellikle yarım bırakır. Bu nedenle de kendini başarısız hisseder. Arkadaşları ile kendini kıyasladığında kıskançlık yaşar. Bu da arkadaşları ile geçinme sorunu oluşturur. Bu durumda çocuklara kendi başlarına birşeyler yapabilme fırsatları verilmelidir. Onlara yapabilecekleri işlerin sorumluluğunu yüklemek gerekir. İlk seferlerde bu işlerde başarısız olsalar bile eleştirilmeden, doğrusu gösterilerek yapılmalı, çocuğa "Başardım" duygusu yaşatılmalıdır.
          Okul fobisinin bir başka nedeni de annelerin çocuklarına çok bağımlı olması, aşırı korumacı yaklaşımlarıdır. Bazı anneler çocuk gözünün önünden birkaç saniyeliğine bile ayrılsa panik yaşarlar. Çocuğa kendi başına birey olma hakkı tanımazlar. Anne çocuğa bağımlı ise, çocuk da anneye bağımlıdır. Çocuk annenin bulunmadığı her ortamda kendini korumasız hisseder. Bu çocuklar sadece okula karşı değil, annenin veya babanın bulunmadığı her ortamda bu korkuyu yaşarlar. Bu sorunla karşılaşmamak için çocuğa birey olma hakkı tanınmalı, bazı durumlarda kendi başına olma fırsatı verilmeli. Daha çok küçükken tehlikeli olmayacak şekilde bazı durumlarda (merdiven çıkma-inme, koltuğa çıkma, yürüme, birşeyler taşıma, kaldırma gibi) tek başına yapma fırsatı verilmeli. Küçük düşmeler ve yaralanmalar üzerinde durulmamalıdır.  Her defasında elinden tutmamalı, gerektiğinde kendi güvenliğini kendisinin sağlamasına fırsat verilmelidir. Kendi başına bir şeyler yapabilmesi için çocuk cesaretlendirilmelidir. Eğer okul fobisinin nedeni bu ise bu durum okula yeni başlayanlarda görülür. Çocuğun okul fobisini yenmek için öğretmenin müsadesi ile gerektiğinde anne 1-2 ders sınıfta kalabilir. Sınıf kapısı açık tutularak anne kapının önünde bekleyebilir ki çocuk anneyi görmek istediğinde orada olduğunu bilsin.
          Bir de okul öncesi dönemde çocuklara söylenmiş bazı cümleler de okul fobisini doğurabiliyor. "Orada anne-baba yok, dur bakalım okulda da böyle davranabilecek misin?", "Okulda sakın ağlayayım deme, öğretmenin çok kızar, seni döver.", "Bunlar son oyunların, bundan sonra okula başlayınca hep ders yapacaksın." gibi sözler çocukların okula karşı soğumalarına neden oluyor. Çocuğa bu şekilde tehditler savurmak yerine bazı durumlarda bazı kuralların işlediğini benimsetmek gerekir. Ödül ve ceza sisteminin devreye girmesi gerekir. Ceza derken de genellikle tavsiye ettiğim bazı istenen durumlardan men etme cezasıdır. Bir de önemli noktalardan birisi de tam çocuk oyuna yoğunlaşmışken ödevlerin hatırlatılması da okula karşı isteksizlik doğurur. Hele ki okula yeni başlayan çocuklar için bu çok sorun yaratabiliyor. Onların çocuk oldukları, oyuna da gereksinim duydukları asla unutulmamalıdır. Böyle durumlarda çocukları somut hatırlatmalar yapmak iyi olur. Çocuklara sayı,saat ve zaman kavramını sezdirmek, oyun için süre belirlemek ve bunu saat üzerinde göstermek gerekir. "Saatin uzun kolu 6'nın üstüne gelinceye kadar oynayabilirsin." "Bisikletine 3 tur daha binebilirsin." gibi.

Hiç yorum yok: