Sayfalar

ÇAĞAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÇAĞAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ocak 2013 Çarşamba

ONUN ARABASI VAR GÜZEL Mİ GÜZEL...

Pazar günü babası oğluşa araba almış. Oğlumun sarı mersedesi var artık... Biz zamanlar sarı mersedes arabalar çok popülerdi ya, hani özellikle gurbetçilerde olurdu. O aklıma geldi. Gelelim Çağan'ın arabasına... Kraft'ın Atlanta modeli. Geçen haftaya özel kampanyadaydı, biz de kaçırmayalım dedik bu fırsatı.Arabamız çift yönlü. Sırt dayanağı tam yatırılabiliyor, ayrıca 3 farklı konuma getirilebiliyor. Tek elle çok rahatlıkla sürüş imkanı sağlayan 360 derece dönebilen ön tekerlekleri var.5 noktalı emniyetli kemeri, tekerlekleri sabitleme özelliği var. Ayrıca kolaylıkla katlanabiliyor ve katlandığında ayakta durabiliyor. Artık havalar güzelleşince bol bol dışarı çıkarız Çağanımla evde kaldığımız bu günlerin acısını çıkartırız. Alışveriş merkezlerinde de büyük kolaylık olur... Sevdim ben bu araba işini. Şimdilik sadece evin içinde tur atsak da Çağan da sevdi arabasını.. :)

14 Ocak 2013 Pazartesi

MİNİCİK ELLER AYAKLAR

Yıllar sonra Çağan'ın sesini duyar gibiyim... "Anneciğim, bu benim elim mi, bu benim ayağım mı? Ne kadar da küçükmüşüm anneciğim?" Parmak boyasıyla Çağan'ın elini ve ayağını boyadık, kağıdın üzerine bastırdık eşimle. Yıllar sonra bugünleri anarken yüzümüzü güldürecek inşallah... Rabbim bizlere hayırlı ömürler verir de o günleri görürüz umarım... 

13 Ocak 2013 Pazar

ÇAĞAN 4,5 AYLIK

Dün doktora gittik. 5 ayımızın dolmasına 10 gün var. Aslında 4. ay kontrolü için biraz geç kalındı ama bunda babamızın geçen hafta sınavının oluşu, arabamızı satmış olmamız etkendi. Neyse taksiye atladık gittik. Doktorumuz Ferhan Hanım çok sevecen, sıcak kanlı bir doktor. Bizi çok iyi yönlendiriyor, sorularıma tatmin edici cevaplar veriyor.
    Hemen boy kilo ölçümü yapıldı. Kilomuz çıplak 7kilo 700gr, boyumuz da 66 cm. Nörolojik muayenesini yaptı. Kafasını tutabiliyor mu, destekle oturabiliyor mu,  yüz üstü yattığında başını ve gövdesini kaldırabiliyor mu, ayakları yere dik basabiliyor mu, yattığı yerde sağa sola dönebiliyor mu diye muayene etti. Çok şükür bunlarda bir sıkıntı yok.
    Ortopedi doktoruna sevk etti kalça röntgeni için. Ondan da olumlu sonuç aldık çok şükür.
     Ek gıdaya 20 gün sonra başlayacağımızı söyledi.Bunun için bana bir kılavuz verdi. Bu ek gıdaya başlama işi beni baya heyecanlandırıyor. Tam da işe başlayacağım zamanlara denk gelecek. İnşallah bir düzene oturturuz.
     Çağan bu ay itibariyle;

  • Sürekli gülüyor, özellikle göz göze geldiğinde veya ona seslendiğinde.
  • Aynada kendine bakıp gülüyor.
  • Artık gazını çok rahatlıkla çıkartabiliyor.
  • Yattığı yerde sağa sola dönüyor. Artık koltukta veya yatağın üstünde tek başına bırakamıyoruz.
  • Sürekli ses çıkarıyor. ıııı'lıyor ya da çığlık atıyor birdenbire.
  • Gıdıklanıyor ve gülerek tepki veriyor.
  • Destekle oturabiliyor.
  • Yüzüstü yattığında kollarının üzerinde durabiliyor ama çok çabuk sıkılıyor.
  • Belli nesneleri rahatlıkla tutabiliyor. Emziğini tutuyor, ağzından çıkarıyor, sonra da emziğim çıktı diye ağlıyor. 
  • Artık çok canlı ve cazgır bir şekilde ağlıyor.
  • Her ne kadar televizyon izletmeye sıcak bakmasam da biz izlerken televizyona bazen dikkatle bakarken yakalıyorum. Yönünü değiştirince televizyona doğru dönmeye çalışıyor.
  • Evde sürekli benle ve babasıyla birlikte olduğu için misafirler içerisinde bizi arıyor; bizi göremezse ağlıyor.
  • Sürekli elini ağzına götürmek istiyor. Buna alışmaması için emziğe alıştırdım. Yoksa başlarda emziği tutmamıştı. Ama emzik ağzından çıkmışsa ilk fırsatta elini ağzına alıyor.
  • Çok şükür Çağan uykuyu seven bir bebek. Gün içinde 1 saati geçen uykuları oluyor.Geceleri ise 11 veya 12 de yatarsa bazen hiç uyanmadan sabah 6-7 ye kadar uyuyor. Tabi ki bu arada ben 1 veya 2 defa kalkıp o uyuyorken onu emziriyorum. Gece açlık süresinin 5 saati geçmemesine özen gösteriyorum.
  • Her gün mutlaka jimnastik yaptırıyorum Çağan'a. Çok hoşuna gidiyor, sesli bir şekilde gülüyor.
  • Dans etmeye, hoplamaya, zıplamaya bayılıyor. 
  • Hareketli müziklerde o da hareketleniyor, heyecanlanıyor. Sakin müziklerde durgunlaşıyor. Özellikle uyuturken ney dinletileri veya ilahiler dinletiyorum. Çok işe yarıyor. Hamileyken de dinletirdim. Özellikle "Gel gör beni Aşk neyledi" ilahisini dinletirdim.
  • Bu arada söylemeden geçemiyecem, parmaklarının arasına birikenleri temizlemeye bayılıyorum. 
Şimdilik Çağan'dan havadisler bunlar...Rabbim herkesin evladıyla beraber oğluşumu da esirgesin...

11 Ekim 2012 Perşembe

KIRKIMIZ ÇIKTI KORKUMUZ UÇTU

 
Benim minik kuzum...
 
          Geçen hafta pazartesi günü Çağan'ın kırkı çıktı. Kırkı çıkınca her şey değişir diyorlar. Bebeğin kendine göre düzeni oturmaya başlarmış. Bakacaz artık... İnşallah benim küçük adamım annesi üzmeyen bebişlerden olur. Gülücükleri, aguları bekliyoruz artık...
 

 
          Kırk banyomuzu da yaptık. Banyo suyunun içine taş gibi sağlam karakterli olsun diye 40 tane taş, altın gibi değerli oldun diye çeyrek altın, nazar değmesin diye nazar boncuğu, dertlerine derman, hastalıklarına şifa bulsun diye çörek otu, güzel koksun diye gül suyu ve karanfil koyduk. Oğluşu ananesiyle birlikte yıkadık ve tuzladık. 15 dk kadar da havlusuna sarıp tuzlu tuzlu beklettik. O hafta cuma günü de ilk gezmemizi yaptık. Halamıza gittik. Babanemiz de gelmişti. Çünkü ertesi gün bebek mevlüdümüz vardı, yani cumartesi günü. Mevlüdümüze öğretmen arkadaşlarım ve komşularımız gelmişti. Maalesef gurbette olduğumuz için akrabalarımız yoktu. Ama gelenlere çok teşekkür ediyorum, ayaklarına sağlık. Çok güzel bir mevlüt oldu. Ananemiz ve babanemiz tavuklu pilav yapmışlardı. Yanında ayran ve lokma talısıyla ikram ettik.
 
 
          Ve tabiki lohusa şerbetimiz olmadan olmaz... Antep yöresinde pek bilmiyorlar lohusa şerbetini. Adana-Mersin yöresinde de "kaynar" diyorlar. Sıcak ve cevizle ikram ediyorlar. Bir tencerenin içine bolca su koyuluyor.İçine lohusa şekeri (pembe renkli bir şeker), biraz şeker, kök zencefil, çubuk tarçın, karanfil ve yeni bahar konularak kaynatılıyor. Bizim Denizli'de bu şerbeti soğuk ikram ederler. Biz de öyle yaptık fakat bardakların içine ceviz koyduk. YAni iki yöreyi harmanladık. :)
 
 
 
Küçük adam..
Rabbim seni hayırlı, ömürlü, sağlıklı kılsın yavrum benim. Her türlü kötülükten, dertten tasadan, hastalıklardan  Tüm çocuklarla beraber korusun. Bahtın güzel olsun canımıniçi..
  

10 Ekim 2012 Çarşamba

BEN ANNE OLMADAN ÖNCE


Gece ne kadar geç yatacağım ya da sabah ne kadar geç kalkacağımı düşünmezdim.

Dişlerimi fırçalar, saçlarımı uzun uzun tarayabilirdim.

Kesintisiz, düşüncesiz uyuyabilmenin kıymetini bilmezdim.

Evimi her gün temizlerdim. Hatta süsler, püsler, küçük dekorasyon oyunları yapardım.

Evimi dağıtacak şeylerin küçük oyuncaklar, yırtık kağıtlar olacağı aklıma bile gelmezdi.

Saksılarımın zehirli olup olmadığını düşünmemiştim bile. Ya da banyoda duran el sabununun bir içecek gözüyle görülebileceğini.

Üzerime bu kadar işeneceğini, kusulacağını ve daha da ilginci bundan rahatsız olmayacağımı bilemezdim.

Gaz çıkartmanın eğlenceli tarafını göremezdim.

Ağlayan bir bebeği aşısı yapılsın ya da test için kan alınacak diye böğüre böğüre kucağımda sıkabileceğimi bilmezdim.

Ağlamaklı gözlere bakıp ağlayabileceğimi, minik bir tebessümden büyük mutluluklar yaşayabileceğimi düşünemezdim.

Saatlerce uyuyan bir bebeği seyretmek için uyanık kalabileceğimi düşünmezdim.

Kalbimin vücudumun dışında bir yerlerde olabileceğini tahmin edemezdim.

Aç bir bebeği doyurmanın insanın ruhunu nasıl doyurabildiğini bilemezdim.

Bir anne ile çocuğunun arasındaki bağın göbek bağından çok daha sağlam olduğunu anlayamazdım.

Bu kadar küçük bir bedenin bu kadar büyük bir huzur verebileceğini düşünemezdim.

Bütün bir gece boyunca, hatta geceler boyunca her şeyin yolunda gidip gitmediğini kontrol etmek için 10 dakikada bir uyanacağıma, kapılardan nefes sesi dinleyeceğime inanmazdım.

İyi ki bana bu duyguları yaşatıyorsun, iyi ki benimsin bebeğim....

30 Eylül 2012 Pazar

GAZ SANCISI

Hani geçen gün şu televizyondaki bebeklerin reklamını beğendiğimi söylemiştim ya, sanki oğlum da onları izlemiş gibi dün gece hep huzursuzdu, doğru dürüst uyumadı. Yazık yavrum uyuduğunda ise iniltili uyudu. Ama bizim sıkıntımız gaz sancısıydı. Çeşitli yöntemler denedik. İşe yaradılar ama sadece bir müddet.
  • Yöntemlerden ilki ayakları ile karnına doğru çekerek masaj yapmaktı. Genelde işe yarıyor. 
  • Yöntemlerden bir tanesi; "Colinox" adındaki damlayı kullandık. Tabi ki bu hemen etki etmedi, ama aşağı yukarı iki saat sonra yararını gördük. Arkadaşlarımdan "Zinko", "Colico" isimli ilaçları da duydum. Bu adını saydığım ilaçlar ve kendi kullandığımda dahil bitkisel ilaçlar. O nedenle güvenle kullanılabilir. 
  • Diğer bir yöntem de kaynatılmış soğutulmuş zeytinyağı ile karnına masaj yapıp ütü ile ısıttığımız küçük bir havluyu bodysinini üzerinden karnının üstüne koymaktı. Bunu uygulayınca bebek bir süre rahatladı.
  • Bir diğer yöntem de sırtına ve beline masaj yapmak. Bu yöntemi Çağancık çok sevdi.
Bunlar bizim uyguladığımız yöntemlerdi. Banyo yaptırmak da işe yarıyor. Ama maalesef bizim sularımız kesikti. Neyse Çağancık o kadar masajların ardından yorgunluğa ve uykusuzluğa dayanamadı, rahatlamış bir şekilde uyuyakaldı kuzum.

Bir de tabi ki annenin de beslenmesine dikkat etmesi gerekiyor. Ben gaz yapan yiyeceklerle iligili küçük bir araştırma yaptım. Annelerimizden ve arkadaşlarımdan duyduklarımı da ekledim. Ama gördüm ki anne sütünü arttırır dedikleri bazı gıdalar gaz yapıyor. Bu da işin tezatlığı tabi ki.. Araştırma sonuçlarımı aktarıcam birazdan. Tabi ki sevgili blogger anneleri bunları zaten biliyordur; ama benim gibi yeni anne olmuşlara ve olacaklara faydam olursa ne mutlu bana. :)

* İçinde kafein olan gıdalar (kahve, kola, çikolata)
*Gazlı içecekler ve soda
*Fındık, fıstık
*İnek sütü (Şekerli içilirse gaz yapmazmış...)
*Çiğ soğan, çiğ sarımsak (Çiğ soğan aynı zamanda anne sütünü de arttırıyor.)
*Brokoli, lahana, karnıbahar
*Baharatlı yiyecekler
*Kuru baklagiller ( kuru baklagilleri ıslattığımız suyun dökülmesi, haşladıktan sonra da haşlanılan suyun dökülmesi gerekiyor. Ama yine de yenmemesinde fayda var.)
*Aşure, keşkek gibi yarmanın (dövmenin) kullanıldığı çorbalar, yemekler
*Portakal, kavun,
*Sucuk, sosis, salam, patates cipsi, turşu gibi katlı maddeleri gıdalar
*Bulgur pilavı, mercimek çorbası (Bulgur pilavı ve yeşil mercimek de anne sütünü arttırıyor.)
Bu gıdaların hemen hemen hepsinden beslenmemizde sakınmamız çok zor. Ne kadar dikkat etsek de bebeklerde bağırsak sistemleri henüz düzene girmediği için illaki gaz oluyor. Ama işte bazen çok şiddetli oluyor, bazen çok hafif bir şekilde atlatılıyor. Çağan'ın doktoru özellikle yukarıda saydığım gıdalardan fazlasına kaçmadanyiyebileceğimi söylemişti. Ama ben yine de dikkat etmeye çalışıyorum.

 Bu gıdaların dışında bebeklerde gaz sorununa çözüm olabilecek şeyler de var. Bunlar:
  • Emzirdikten sonra bebeğin mutlaka gazının çıkarılması gerekiyor.
  • Yemeklere bol kimyon koymak.
  • Anne rezene+melisa+anason çayı içebilir. Bebeğe de Humana'nın rezene çayı veya normal rezene çayı kaşıkla içirilebilir.
  • Mama ile beslenen bebekler anne sütü ile beslenen bebeklere göre daha gazlı oluyorlar.
  • Karnıbahar, lahana, brokoli gibi sebzeleri haşlarken gazının alınması için haşlama suyunun içine elma sirkesi konulabilir.
  • Muskat rendesi gaza iyi geliyormuş.
  • Bebeğin burnu tıkalı ise de gaz olabilir.
  • Bebeğin gaz sancısı olduğu zaman annenin sakin olması, olaya ve bebeğe hakim olması, bebeğe yumuşak dokunuşlarla dokunması, bebekle alçak ve sakin bir ses tonu ile konuşulması bebeği yatıştırıyor. Çünkü bebekler ortamdaki negatif veya pozitif enerjiyi çok çabuk hissedebiliyorlar. Anne gergin olursa bebek de geriliyor.
  • Bebek gaz sancısından dolayı kıvranıyorsa bazen ortam değişikliği de işe yarayabiliyor.
  • Eğer anne bebeğin gaz sorunu nedeniyle gerilmişse bebeği babasına veya yanımızda kim varsa (annane, babanne, teyze, hala...) bebeği onlara verip açık havaya çıkması da çözüm olabilir. (En azından anneyi rahatlatır.) 
  • Bebeğin bulunduğu odanın havalandırılmış olması, aydıklık olması ve kalabalık olmaması da önemli.
  • Bebeğin bulunduğu odada elektrikli süpürge, saç kurutma makinesi gibi sesli aletlerin çalıştırılması da bebeğin dikkatini sese odaklamasına neden oluyormuş. Bebekler anne karnı içindeyken de bunlara benzer sesler işittikleri için bu sesler kulaklarına aşina geliyormuş.
3-4 ay sonra çoğu bebekte gaz sancıları geçiyor. O nedenle biraz sabırlı olmamız gerekiyor. Gaz sancısız, mutlu, keyifli bebişleriniz olaması dileklerimle.....

29 Eylül 2012 Cumartesi

ÜMİTLE BEKLEMEK

Biz Çağan'a tedaviyle sahip olduk. Çok şükür Rabbime onu bize gönderdi, bu güzelliği bize yaşattı. Darısı ümitle bebek sahibi olmak için bekleyen tüm anne-babalara olsun inşallah. Çağan'ı beklerken, tedavi aşamasında nette bulduğum bu yazı ile günlerimi geçiriyordum. Çoğu zaman da ağlayarak tabi. Hani diyorlar ya.. Sen kafanı rahat tut, fazla bu konuyu düşünmemeye çalış. Mümkün mü? Bebek özlemiyle yanıp tutuşan bir kadının bu konuyu düşünmemesi mümkün mü? Dosyaları incelerken bu yazıyı gördüm. Yine ağladım, ama bu sefer mutluluktan.. Tadavi sırasında bir türlü paylaşmayı için el vermiyordu, ama şimdi paylaşıyorum. Bekleyenlere.... Ümidinizi kaybetmeyin...

Ümitle Beklemek....

Gelmek bilmeyen bebeğime..................................................................


Yine sonbahar çöktü bakışlarıma….yine hüzünler yan çiziyor yüreğimde. Yine bekleyişlerimin bu kaçıncı sabahı….hep bir ümitle bekliyorum yollarını….ha geldi, ha gelecek. Gelecek ve içimdeki bu özlemi, bu hasreti dindirecek diye…

Yüreğimde hatıralarının sindiği yapraklar, sonbaharın gelişi ile düşmeye başladı….gönül sevdan kan kaybediyor hadi gel meleğim….özlemlerim tavan yapmışken, daha her şeye son verilmemişken, dindir şu yüreğimde ateşini sevdanın….

Yosun tutmuş bakışlarımda kaç geceyi uykusuz geçirdim, ah bilsen bebeğim….kaç gece düşlerimde besledim, hayallerini…kaç yıl aralıksız yollarını gözetledi bu gözler….gelmedin her baktığımda, gelirsin diye sonbaharı bekledim hep….özlemlerimiz son bulur diye…..

Yağmur misali gözyaşı döküşlerim ile ıslattım yollarını…..gözlerimdeki özlemlerle büyüttüm sevdamızı…yitik sayfalara terk etmedim ben seni…hep taze ve hep canlı tuttum hayallerini ve seni….ama sen gelmedin, ya da gelemedin bebeğim…..

Yine çöreklenmiş bakışlarımız bir sonbahar akşamını devirirken, yine efsunlu bakışlarımızla sabahlamaya yeltendik bu gece….ümitlerimiz hiç son bulmadı ve bulmayacak….bulsaydı zaten beklemekte olmazdı…bekliyoruz ümidimizin bizi götürdüğü yere kadar…hadi gellll bebeğim…

Ümitle yaşamayı senden öğrendik…ümitle bekledik ve bekliyoruz….sıraladık geceye gözlerimizi ve sen gelene kadarda bekleyeceğiz bebeğim ….solgun bakışlarımızda her zaman bir ümitle döneceğin günü iple çekeceğiz...hadi bebeğim hadi çok bekletmeden annene gel…….

25 Eylül 2012 Salı

HOŞGELDİN ÇAĞAN




Hoş geldin bebek,
Hoş geldin. Masum yüreğini alıp, karşı kıyıdan yürüdün geldin buralara. Ellerinde ışığı sönmemiş yıldızlar, gözlerinde yeni dünyaya salınan ilk şaşkın bakışların ışığıyla sen de merhaba dedin taze güne, aydınlığa. Avuçlarında ötelerin temizliği ve sıcaklığı var hala. Kalbin bir kuşun kalbi gibi ürkek ve kırılgan. Tenine henüz değmemiş rüzgarın hoyrat eli. O kentin ortasında henüz yenisin, çok yenisin.  Annenin
sıcak teni, şefkatli
 elleri ve merhametle atan yufka kalbi senin için çarpacak bundan böyle. Şarkıları, ninnileri senin için söyleyecek.
Hoş geldin bebek aramıza.
Annene ve babana hoş geldin..

22 Eylül 2012 Cumartesi

ÜÇ KİŞİLİK BİR HAYAT...

        
  Merhaba  sevgili bloggerlar.. 1 aydan daha fazla bir süredir yazı yayınlayamıyorum. Çünkü bu süre içerisinde hayatımızda çok önemli bir değişiklik oldu. Ailemize bir birey daha katıldı. Evet, 8 buçuk aydır özlemle ve merakla yolunu gözlediğimiz bebeğimiz "Artık yeter, sıkıldım burdan!" dedi. Yoksa aslında zamanını bekleseydi eylülün 10 u ile 15 arasında doğacaktı. Ama bizimki acele etti ve 18 gün erken geldi.
          Zaten son zamanlarda doktorumuz sabah akşam tansiyonumu ölçmemi, yükseldiğinde de hemen haber vermemi istemişti. 22 Ağustos gecesi tansiyonum 15-10 çıkınca kendisini aradık. Hemen hastaneye yatış yapmamızı söyledi. Tansiyonum hastanede kontrole alındı. Ertesi sabah, yani 23 Ağustos 2012'de oğlumuz sezeryanla dünyaya geldi. Aslında normal doğumu ne kadar da istemiştim. Ama zaten doktorumuz son kontrollerimizde bebeğin kordonu 2 defa boynuna doladığı için ve benim tansiyonum son zamanlarda hafif yükselmeye başladığı için normal doğum olamıyacağını, ne kadar anne karnında tutabilirsek o kadar iyi olduğunu söylemişti.
          Ama tabi ki beyefendiyi fazla tutamadık içerde. O nedenle de bebeğimizi küveze aldılar. Ciğerleri gelişmemişti, çok hızlı nefes alıp veriyordu. Doğumdan 1 gün sonra beni taburcu ettiler. Bebeğimiz hastanede kaldı. Günde 3 defa bebeği emzirmek için hastaneye gidiyordum. Doğum yaptığım hastane (Gaziantep Düztepe Yaşam Hastanesi) evimize hem uzaktı hem de yolları bozuktu. Yollarda hoplaya zıplaya, acı çeke çeke gittim geldim. Annelik işte! :) Bu süre zarfında doğru düzgün dinlenemedim tabi, bu "küçük adam" bana lohusalığımı bile yaşatmadı. Ama önemli olan bebeğimizin sağlıklı olması. Bebeğimiz yoğun bakımda 8 gün kaldı. Bu sürede yoğun bakımda başımıza gelmeyen kalmadı. Günde üç defa emzirmek için gitmeme rağmen bebeğimin daha sonraki beslenmeleri için anne sütü sağıp oraya bırakıyordum. Ama buzdolabında ağzına kadar dolu üzerinde "polat bebek" yazılı bir biberon anne sütünün verilmediğini görüyordum. Bu olay başımıza üç defa geldi. Ayrıca Yoğun bakımda hijyenik kurallara fazla dikkat edilmediği için bebeğimiz yoğun bakımda rota virüsü kaptı ve ishal oldu. Bu konuları hastane idaresi ile görüştük ve bebeğimizi kendi isteğimizle yoğun bakımdan çıkarttık. Başka  bir hastanede tekrar muayene etti ve bebeğimizin tekrar yoğun bakımda yatmasına gerek olmadığını, eve çıkarabileceğimizi söyledi.
          Bebeğimizi nihayet evimize getirebildik. "Küçük adam" evimizdeki boşluğu dolduruverdi. Evimizde bir bayram havası esmeye başladı. Bizde bu nedenle bayram anlamı taşıyan "Çağan" adını koyduk bebeğimize. Bebeğimizin adı "Fikret Çağan" olarak kulağına okundu. Büyükbabamız yanımıza gelince adını bebeğimizin kulağına okudu.
          Artık şu zamandan itibaren siz değerli blogger annelerinin tavsiyelerine ihtiyacım olacak. Umarım sorunlarımıza çözüm olarak tavsiyelerinizi benimle paylaşırsınız. Herkese kucak dolusu sevgiler...