Sayfalar

10 Ekim 2010 Pazar

ÇOCUKLARIMIZI EĞİTELİM AMA NASIL?

Anne ve baba olmak dünyanın en zor ve en güzel işidir. Çocuğunuzu çok sevdiğiniz için bütün güzelliklerin onun olmasına çabalarsınız, ama aynı zamanda çocuğunuzun kendi istediği gibi bir birey olmasını değil, hayalinizdeki bir insan olmasını istersiniz. İşte bu ikilem içinde kalıp nasıl davranacağını bilemezsiniz. Onu eğitirken ne şımartmalı ne de aşırı sıkmamalısınız. Peki, bu zor işi nasıl başaracaksınız?


Çocuğunuza hoşgörüyle yaklaştığınızda kazanan taraf hep siz olacaksınız. Çocuklarınızın davranışlarını, inceleyerek onların yetişkin bireyler değil, henüz çocuk olduklarını unutmamalısınız. Hoşgörü çocuğun her yaptığı hatayı affetmek anlamına gelmemektedir. Hoş görülü davranmaktan kastınız, onun neden hata yaptığını anlamaya çalışmak ve ona göre davranmaktır. Yani çocuklarımıza karşı empatik davranırsınız kazanırsınız. Empati; bireyin kendisini karşısındakinin yerine kayarak onun duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmasıdır. Yani aynı yolda onun ayakkabılarını giyerek yürüdüğünü hissetmektedir. Öylece çocuklarınızın “anne ve babamız bizi anlamıyor şikâyetleri de olmayacaktır.”


Bir gün işten eve geldiğinizde canınız kurabiye yemek istedi. Geçen gün arkadaşlarınızdan aldığınız kurabiye tarifini aynen uyguladınız. Özenle hazırladığınız kurabiyeleri fırından çıkardınız. Hemen tadına baktınız. Ama büyük bir hayal kırıklığına uğradınız. Çünkü tarifi aynen uygulamanıza rağmen kurabiyeler arkadaşınızınki kadar güzel olmamıştı. Demek ki işin bir püf noktası var ve siz onu uygulamamışsınız. Evet, her işin bir püf noktası olduğu gibi çocuk eğitiminin de bir püf noktası vardır; o da sevgi… Çocuklarınızı seviyorsunuz ama sevdiğinizi ona hissettirebiliyor musunuz?


En son onlara sevdiğinizi ne zaman söylediniz. Çocuklarımızın anne ve babalarından şikâyetleri var. Çocuklarımız şöyle diyor;”Bizi, onların isteklerini yaptığımız zaman veya başarılı olduğumuz zaman seviyorlar. Oysa bizi biz olarak sevmelerini istiyoruz.”İşte onları karşılık beklemeden bizim çocuğumuz oldukları için sevdiğimiz zaman daha mutlu olacaklardır.


Eğitim binasının temeli ise, mutlaka saygıyla dayanmalıdır. Çocuğunuza saygı göstermeyip, ondan saygı beklemeye hakkınız yoktur. Çünkü onlar sizin söylediklerinizden çok yaptıklarınızdan etkilenmektedirler.


Çocuğunuza karşı sergilediğiniz saygısız davranışlar, ona size karşı saygısız davranma hakkını verecektir. Onların bir birey olarak saygıyı hak ettiklerini kabul ederek buna göre davrandığınız zaman kazanan taraf mutlaka siz olacaksınız.


Sonuç olarak; bir gül fidanı nasıl havaya, suya, ışığa ve toprağa muhtaç ise çocuğunuz da mutlaka sevginin, hoşgörünün ve karşılıkla saygının olduğu mutlu bir aile toprağına muhtaçtır.


En kıymetli çiçeğiniz olan çocuklarınızı topraklarda büyütmek dileğiyle…

Hiç yorum yok: